Sayfalar

14 Aralık 2012 Cuma

Eleştirel Bir Yazı : Mİ MİNÖR


Dün akşam mi minör'e gittik.

Mi Minör; eğlencelik bir oyun.

Oyun;

Pinima isimli bir ülkeyi anlatıyor,

oyun sırasında çok iyi anlaşılamayan, yeterince vurucu hale getirilememiş, 
düşünmeye pek de sevk edemeyen bir metinden oluşuyor.

Tiyatro ki;
eleştirinin en acımasızını, en akıllıcasını ve en alasını yapma imkanı veren, edebiyatın ve görselliğin bir arada bulunabildiği, senaristi oyuncuyu ve seyirciyi zorlayan bir iştir.

Tiyatro nice muhteşem eserler vermiş bir sanat dalıyken;
bu oyunu bir tiyatro eseri olarak önemli bir yere koymak mümkün değil.

AMA;

Mi Minör’de seyirci oyuna dahil ediliyor, sosyal medyayı kullanarak o an salonda olmayan kişiler dahi oyuna dahil edilebiliyor.
İlk duyduğumda “hımm nasıl olucak” acaba diye bende müthiş bir merak uyandırmıştı.
Türünün ilk örneği olması (bildiğim kadarıyla öyle, yanılıyor olabilirim ama en azından Türkiye için bir ilk olduğu kanısındayım)
sebebiyle iddialı ve başarılı bir oyun sayılmalıdır.

Oyuna biletler ayakta ve koltuklu olmak üzere iki şekilde satılıyor, bu oyuna gidilecekse kesinlikle “ayakta bilet” alınmalı ve en az 10 kişi gidilmeli.

Oyuna gidecek olanlar için bir de not:

oyunda sizden aktif olmanız bekleniyor, “ayakta bilet” ile Pinima Halkından biri oluyorsunuz diye tiyatronun sesi duyulmayan figüran oyunculardan biri olduğununuzu sanmayın, isterseniz baş rolü bile çalabilirsiniz. Yani oyunun akışını bozarız diye çekingen ve saygılı olmanıza gerek yok.

Pinima Başkanı


PİNİMA ÜLKESİ

Pinima Ülkesi karakterize bir ülkedir. Herkesin doğru bildiği doğru, herkesin iyi dediği iyi, herkesin güzel sandığı güzeldir, istisnalara yer yoktur bu ülkede. Ayrık olanlara hiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiç yer yoktur.

Pinima Kadınları ideal kadınlardır.
Aynı ayakkabıları giyerler, aynı dizileri izlerler, aynı erkeklere hayrandırlar, aynı yaş aralığında evlenirler, aynı ruj markasını kullanırlar, aynı mağazadan alış veriş yaparlar, aynı model danteli örmesini bilirler, aynı şeylere gülerler, her gün aynı saatte kumandayı ellerine alırlar, her şeyi bilirler bilmedikleri yerde erkeklerine sorarlar, kendileri dünyanın en iyi karısıdır, yaş aralığını kaçırmamak üzere havuzdan oltayla yakalanarak nikah masasını oturtulan kocalarsa dünyanın en mükemmel kocasıdır ve büyük aşklarının ispatı üzerinde isimleri yazan kırmızı kadife kalp yastıklar, kalp kutudaki güller, elinde kocaman bir kalp tutan pofuduk şirin mi şirin peluş ayıcıktır. Ay canım!

Bu cümleleri kurmama vesile olanlar bknz:

-Mi Minör

-Facebook sayfamdaki evli mutlu çocuklular

-1984/George Orwell

-Cesur Yeni Dünya/Aldaus Huxley

Ah ben pinima ülkesiyle ilgili daha neler derim, hiç var olmayan bir ülkeymiş gibi!

Ülkedeki başkan aslında tek bir karakterde toplanmış bir çok kimliği taşıyor; tüm politikacılar tüm para babaları hep böyledir; “biz yaptık, oldu” derler. Bazıları tarih onlardan “o olanların” hesabını soracak diyor. Ben inanmıyorum.

Tek umudumuz 21 Aralık diyip, gülümseyerek bitirelim serseri cümleciklerimizi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder