Sayfalar

10 Ocak 2013 Perşembe

Garipçe Bir Köy


Garipçe bir köy; garipçe köyü. bana, istanbulun ortasında hiç el değmemiş bir köy demişlerdi, güldürmeyin beni el değmemiş ne kaldı bugün şu anda? bir de el değmemişliği fısıltıyla gelmiş kulağıma ki kimlerin kulağından geçmiş olmalı bana gelene kadar... yani öyle köy görücez, kasketli amcalarla çay içicez, tonton ninelerle dedikodu yapıcaz, sümüklü bebelerin başını okşıycaz sanmayın.

"garipçe" bir köy olabilir ama çoktan potansiyelinin farkına varmış bir köy. köy gibi kalmış olmasa da bir pazar gezisi için istanbul şartlarında kısmen sakin yer, gerçi bunda havanın anormal soğukluğunun payı küçümsenmemeli.

***

gidilip görünmeli köyceğize, o sizi görsün, siz onu görün. yağmur yağarken gidin. yoldan simit alıp çekin arabanızı en kıyıya. deniz sesi, yağmur sesi, martı sesi, rüzgar sesi, sıcak simit, hafif bi üşüme, arabanın buğlanmış camı, bi de sıcak el.



ama bunların yanında garipçe bir garip köy dedim ya, niye; dünyanın ufacık bir köşesine sıkışmışken, köşesini daha da ufacık yapmış kendine? yığıntılar molazlar vardı orta yerde. ben bu resmi de sevdim; renk uyumlu bir dağınıklıktı; sevdim. ama garipçeydi bu dağınıklık, turist bekleyen köy için.



haritada garipçe köyü




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder